Şeker Portakalı

Şeker Portakalı’nı ilk okuduğumda 12 yaşındaydım belki de daha küçüktüm. En çok etkilendiğim kitaptı. Zamanla beni neyin etkilediğini unutmuştum.

Sonrasında bu kitabı tekrar almak ve okumak istedim. Kitaplığımda bulunması gerektiğini hissediyordum. Şans bu ya iş arkadaşım Zeynep yılbaşı hediyesi olarak bana bu kitabı verdiği zaman, uzun zamandır mutlu olmadığım kadar mutlu oldum.

Tekrar bir kitabı okumak pek adetim değildir ama konu “Şeker Portakalı” olduğu zaman işler değişiyor tabii ki.

Büyük bir ihtimalle her okuduğum zaman farklı duygular içinde olacağım bir kitap. Her defasında daha da ben oluyor kitap. Ve her defasında beni ağlatmaya devam ediyor. 5 yaşındaki sevgiden yoksun bir evde büyüyen bir çocuk ve hayata tutunabilmek için kendi hayal gücünü kullanan akıllı bir birey. Maalesef yoksulluktan dolayı ailesi onun kişiliğini fark edemiyor. Ve gün geçtikçe bu çocuk ailesinden uzaklaşıyor. Şeker Portakalı fidanı ile yaptığı konuşmalar onunla geçirdiği zamanlar hayal gücünün ne kadar gelişmiş olduğunu belirtiyor.

Sonrasında ise hayatına baba diyebilecek kadar çok sevdiği birinin girmesiyle tekrar sevgiyi buluyor. Kısa bir zaman için bile olsa mutluluğun güzelliğini tanıyor.

İnsanın elinden mutluluğunun alınmasının ne demek olduğunu biliyorum. Hiç bir şeyi değiştiremeden sadece arkasından bakıyor ve gözyaşı döküyorsunuz. Elinizden hiç bir şey gelmiyor. Haykırmak istiyorsunuz, bir şeyleri değiştirmek istiyorsunuz ama nafile… Gözünüzdeki iki damla yaş hiç bir zaman akmasa bile her zaman orada kalacak bunu biliyorsunuz.

ZEYNEP SANA NE KADAR TEŞEKKÜR ETSEM AZDIR 🙂

seker-portakali