Az

Hakan Günday‘ın romanlarında hep karamsarlık ve mutsuzluk öne çıkıyordu. Az romanında ise her ne kadar karanlık bir taraf olsa da diğer romanlarıyla kıyasladığımda romantik olarak nitelendirebilirim.

Biraz Kinyas ve Kayra etkileri var romanda. Yine iki kişi ve iki farklı hayat… Ama bu sefer yollarını ayırmak yerine yollarını birleştiren iki Derda var…

Derda bir tarikata gelin gidiyor ve İngiltere’ye taşınıyor. Hayatı görmemiş, kötülükleri bilmeyen küçücük bir çocukken evlendirilen 13 yaşındaki Derda, hiç tanımadığı ve adına “koca” denen adamın evlendirildiği gün tecavüzüne ugruyor ve dayak yiyor. Tarikatta aynı şeyleri yaşamış diğer kadınlar susması gerektiğini, sabretmesi gerektiğini öğütlüyorlar. Ve Derda 5 yıl susuyor… Sonra bir gün karşı daireye bir adam taşınıyor ve Derda onu kurtuluş yolu olarak düşünüyor ve bir resim ile şiddet gördüğünü ona yardımcı olmasını istediğini anlatmaya çalışıyor. Oysaki bu adam mazoşist zevklere sahip ve sahip, köle ilişkisini benimsemiş olmasından dolayı, Derda’nın çizimini tamamen yanlış anlıyor ve Derda’ya yapılan bütün şiddetin kendisine de Derda tarafından yapılmasını istiyor.

Ve Derda hiç bilmediği bir dünyaya giriyor. Acı çekmekten haz alan insanları dövmeye başlıyor ve bundan para kazanıyor. Para kazandıkça evden kaçabileceğini düşünüyor ve bir gece çıkıp gidiyor. Ama maalesef hayat derda için hiç de adil değil… Hiç bir şey bilmeyen küçücük kız maalesef uyuşturucu ve seks batağına saplanıyor. 52 erkekle birlikte olduğu videosu internette yayılıyor… Derda daha fazla uyusturucu kullanıyor ve sonunda bakımevine yatırılıyor. Onunla ilgilenen hemsire sayesinde hayata tutunuyor ve onu annesi olarak kabul ediyor.

Derda mezarlıkları temizleyerek annesine yardımcı oluyor. Annesi hasta ve parası olmadıgı için tedavi olamıyor. Bir gün annesi ölüyor ve Derda yurda gönderilmemek için annesinin ölü bedenini parçalara ayırarak, suladığı mezarlara gömüyor. Bir mezarda bir adam Derda’nın yaptığını görüyor ve onu dikkatli olması için uyarıyor. Derda adamdan korkuyor ve gizlice takip ediyor. Adam bir mezara sürekli bir şey bırakıyor sonra başka bir adam gelip bırakılanı alıyor. Derda korku ve merak içinde mezara bırakılan zarfı ele geçiriyor ve içindeki paradan ve resimden alıyor. Derda okumayı bilmiyor ama bu mezara karşı farklı hisler besliyor. Mezar tası ile konusuyor, dertleşiyor.

Derda büyüyor ve matbaada çalışmaya başlıyor. Okuyamadıgını kimseye söyleyemiyor. Bir gün çalıştığı matbaadaki adam ona okuması için kalın bir kitap veriyor. Kitabın üztüne bakan Derda üstündeki şekilleri tanıyor.. Oğuz Atay, Tutunamayanlar… Yillardir dertleştiği mezar taşının üzerinde olan şekiller.. Ve Derda sırdaşını anlayabilmek için okumayı öğreniyor. Okudukça da tutkuyla bağlanıyor Oğuz Atay’a.. Ona haksızlık yapıldığını ve söylediklerinin dinlenmediğini öğreniyor. İntikamını almak istiyor… Gazeteci ve yazarların sık sık gittiği bir meyhaneyi basıyor ve üç kişiyi vuruyor. Derda cezaevine gidiyor ve 25yıl ceza alıyor.

Cezaevine bu sürede sürekli bilmediği birinden hediye geliyor. Bazen bir kitap, bazen porno bir dergi… En son bir telefon geliyor içinde videolar olan. Derda videoları izliyor ve bir tanesine saplantılı hale geliyor. Bir kız 52 erkekle beraber oluyor… Ve kameraya bakarak yalvarıyor..Sesimi duyun… Derda her defasında kıza seni duyuyorum diyor ama yardım edemiyor. Cezaevinden cıkmadan önce bu kızı tanımamasına rağmen ona bir mektup yazıyor ve çıktıktan sonra da onu bulmak için çabalamaya yemin ediyor.

Derda ve Derda… Farklı yollardan geçmelerine rağmen yolları kesisiyor…

Hakan Günday’ın diğer kitapları ile karşılaştırdığımda Az beni o kadar etkilemedi doğrusu. Dediğim gibi beklediğim karanlık tarafın aşka bağlanması hem alışık olmadığım hem de ummadığım bir son oldu. Yine de çoğu yazardan daha başarılı olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim 🙂

İYİ OKUMALAR