Babaya Mektup

Sanırım hepimiz babalarımızdan çekiniriz. Baba figürü güç, otorite ve saygı demektir çoğumuz için. Hem babalarımızın takdirini kazanmak isteriz hem de çekiniriz verecekleri tepkilerden…

Franz Kafka da Babaya Mektup kitabında ( aslında bu bir kitap değil gerçek bir mektup) babasından çekinmesini, ondan korkmasını ve bir türlü gözüne girememesinin Kafka’yı nasıl etkilediğini çok açık şekilde anlatıyor.

Sürekli olarak babasının gözüne girmeye çalışması ama babasının bir türlü istediği karşılığı vermemesi ve ondan memnun kalmaması sonunda Franz Kafka babasına karşı olan korkusunu içinde bir nefrete dönüştürmüş. Hatta sırf babasına karşı çıkmak için onun onaylamadığı biri ile evlenme çabası da aslında bu karşı duruşu ve kendini gösterme çabasını ortaya koyuyor. Babasına bir birey olduğunu kanıtlamaya çalışması aslında onunla güzel bir ilişki istemesinin en büyük göstergesi…

Özellikle Babaya Mektup’u okuduktan sonra Dönüşüm‘de anlatılan aile olgusunun sarsılması da daha net bir hale geliyor. Hatta Dava kitabındaki haksız suçlamalar ve cezalandırmaların da kaynağı olan bilinç altı net bir şekilde ortaya konuluyor.

Franz Kafka duygusallığını Babaya Mektup’ta hiç gizlemeden ve bastırmadan aktarmış. Okurken insanın içini burkan bu mektubun gerçek olması ise okuyucunun içine , çok daha derine nüfus etmesini ve Kafka’nın hissettiklerini hissetmenize, onun yerine kendinizi koyarak düşünmenize imkan veriyor.

Babasına olan isyanını kaleme alan Kafka yine beni etkilemeyi başardı. Okumanızı tavsiye edeceğim kitaplar arasında yerini aldı.

İyi okumalar 🙂

Babaya Mektup